Bugünkü konuğumuz, Erdek Ticaret Odası Başkanı F. Özlem Sarı.
720’si faal, toplam 800 üyeye sahip bulunan Odanın Yönetim Kurulu Başkanı Sarı ile başta turizm olmak üzere Erdek’in çeşitli sektörlerini, ilçenin geçmişi ve geleceğini sizler için konuşarak, birbirinden ilginç değerlendirmeleri ve düşüncelerini sizler için aldık.
X X X
* Önce turizmle başlayalım. Erdek’in turizm geleceğini nasıl görüyorsunuz?
- Erdek’in, turizmden kopacağını sanmıyorum. Kopmamalı da zaten. Bu konuda Ticaret Odası olarak biz de yoğun bir çaba harcıyoruz. Örneğin, bir turizm mastır ve Odamızın stratejik planı da var. Aslında, bu planları her kurum ve sivil toplum örgütü yapmalı. Hem de büyük bir ciddiyetle. Biz, 4 yıl önce Odamızı hangi noktada teslim alıp, nereye getirebileceğimin stratejik planını hazırlarken, bir öğretim üyesinin desteğini aldık. Yine, turizm mastır planının hazırlanmasında da profesyonel bir firma destek verdi.
* Sizin çabalarınız, Erdek turizminin bir yere gelmesi için yeterli mi?
-Bizim çabamız yetmez elbette ki. Sektörün içinde yer alan her işletme, birey ve tüm faktörlerin çalışmaları gerekli.
* Bu çabayı görebiliyor musunuz?
- Nerede? Geçtiğimiz günlerde, İstanbul Feshane’de gerçekleşen Balıkesir Tanıtım Günleri’ne, Ticaret Odası olarak katkı sağlamak amacıyla gittik. 21 Ocak’ta da Emitt Fuarı’na gideceğiz. Feshane’deki tanıtım günlerinde, Erdek’teki turizmciler adına en küçük bir katılım yoktu. Buradaki tanıtıma katkı sağlamak adına Erdek’teki turizm işletmelerine, otel ve motellere giderek, tesislerini tanıtan broşürler istedim. İnanın, çoğunda yoktu. Olanların ise broşürleri en az 10 yıllıktı. Bir avuç, küçük bir poşeti bile doldurmayan broşürlerle tanıtım günlerine gittim. Oysa bu tanıtım broşürlerinin bedelinin % 50’sini Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı(KOSGEB) ödüyor.
* Ülkemizde turizmi ilk başlatan bir ilçe adına gerçekten üzücü ve şaşırtıcı.
- Bence korkunç! Ekmek yediğin, geçimini sağladığın işine bu kadar ilgisizlik ve ciddiyetsizlik olur mu? İlçe turizminin gelişmesi işini, sanki yalnızca onun göreviymiş gibi belediyeye bırakmışlar. Ancak bu böyle gitmez!
* Ne yapılmalı, sayın Sarı?
- Bu konuda, belediyenin önderliğinde her ay, sürekli toplantılar gerçekleştirilmeli. Geçtiğimi günlerde düzenlenen toplantıya turizm işletmecileri hemen hemen hiç katılmadı. Böyle iş olur mu? Aslında toplantıları onlar istemeli. Ama her şeyden önce de, Erdek’in turizm sektöründe yer alanların kafa yapıları değişmeli, öncelikle…
* Ülke turizmini başlatan bir ilçenin, hâlâ turizm kafasına sahip olmadığını mı düşünüyorsunuz?
- Aynen öyle! Bakın, bugün Erdek’te bir turizm acenteliği var mı? Yok! Zaten kısa olan turizm sezonu bittiğinde, hemen önümüzdeki sezonu planlaması gereken işletmeciler, otelciler, başka kentlerde, tatilde! Sanki, turizm sezonu çok dolu dolu geçmiş ve çok memnunlarmış gibi. Oysa tesislerine gelip, kendilerine bir Kapıdağ gezisi yaptırmalarını isteyen turistlere bile ‘Biz, yapamayız’ diyorlar. Önce onlar, kendilerine çeki-düzen vermek zorunda. Sonra ise bu sektörün içinde yer alan herkes. Kumdaki şezlongcudan, sahildeki mısır satıcısına, ayakkabı boyacısına dek, herkes… Ama bu küçük satıcılar, sektörün içinde bulunduklarının bile farkında değiller. Çünkü Erdek’in dışında hiçbir tatil beldesi görmemişler. Tek bildikleri yer, Erdek! Burada yaşıyorlar, burada çalışıyorlar, burada ölecekler! Önlerinde bir emsal, bir kriter alacakları yer yok. Bu nedenle de işlerine nasıl hareket getireceklerini bilmiyorlar.
* Erdek için turizmin geleceğini umutsuz mu görüyorsunuz?
- Böyle giderse umutlu olmak fazla iyimserlik olur. Düşünün ki, artık 1/100 binlik Çevre Düzeni Planı da yapıldı. Bu planda Erdek ve yöresi, sanayi alanı olarak gözüküyor. Erdek, artık aklını başına toplamalı. Her şeyden önce de, turizmden başka şansı olmadığını düşünmeli. Turizm sektörünün içinde olan herkes, Murat Bayırı’ndan inip, Erdek’e girecek her arabanın içindekilerin paralarına talip olmalı. Size şöyle bir örnek vereyim. Turizm, artık yalnız deniz-kum-güneş üçgeninden çıktığına ve mutlaka çeşitlendirilmesi gerektiğine göre Erdek, bu konularda ne yapıyor? Bence hiçbir şey! Bu ilçenin çok önemli tarihi ve arkeolojik değerleri var. Bunları bilerek, gelen turistlere aktaracak bir rehberimiz var mı? Bilen tek kişi olarak, eski kaymakamımız Reşit Mazhar Ertüzün de artık yaşamıyor. Böyle ciddiyetsizlik olur mu? Halk Eğitim Merkezi, neden böyle bir kurs açarak, turizm rehberi yetiştirmez, anlamıyorum. Hâlen, Erdek’te belgeli bir tek rehber bulunmaması ayıptır! Yine hâlen, Erdek’te, turizm sektörünün içinde bulunup, yabancı dil bilen var mı? Yok! İnanır mısınız, güney sahillerimizde gezdiğimde, okur-yazar olmayıp, yabancı dil bilerek, turistlerle anlaşanlar bulunduğunu gördüm. Ancak oralarda, sektörün içinde müthiş bir koordinasyon ve dayanışma var. Para kazanmayı seviyorlar. Sektörde kalite ve hizmetin öneminin farkındalar. Bir de Erdek’e bakın! Sektörün içinde bulunanlar, birbirlerini ihbar ediyorlar. Bol bol da, kaçak ev pansiyonculuğu ihbarı yapılıyor. Tabii ki, kaliteli olmak ve yasalara uyulmak koşuluyla ev pansiyonculuğu da gelişmeli, Erdek’te.
* Erdek, turizmini neden tanıtamıyor, sayın Sarı?
- İşini ciddiye almıyor da ondan! Örneğin, İstanbul Deniz Otobüsleri’nde gösterilecek filmler, animasyonlu öyküler hazırlanamaz mı? Bu deniz araçlarında kestane bile satılıyor. Örneğin Marmarabirlik, bu araçlarda, Erdek zeytinini hediyelik veya tadımlık satamaz mı? Bu araçların giriş-çıkışına stant kuramaz mı? Ama dediğim gibi her şey yalnızca belediyeden bekleniyor. Tabii ki, belediye de, kaymakamlık da, Turizm Vakfı da, Odalar da bu işin içinde olacak ama önce sektör bu işe asılacak, sektör! Yoksa olmaz! Eski yıllarda, bu ilçenin kendine özgü değerleri vardı. Örneğin, eskiden takunyacılarımız, sepet yapanlarımız vardı. Şimdi nerede? İşte Gönen! El ve oya işine sahip çıktı. Bu işi ‘marka’ durumuna getirdi. Erdek’te oya yok mu? Var elbette ama iş, Gönen’in yaptığı gibi bilinçle işine sahip çıkmaktan geçiyor. Kıskanmak yetmez. İşe ciddiyetle sarılmak gerekir. Erdek de kendi değerlerini ortaya çıkaracak markalarını yaratmalı. Erdek, kendi turizmine kafasına göre puan veriyor ama icraat sıfır! Böyle turizm gelişir mi?
* Yani, artık yeniden bir turizm atağı mı gerekli, Özlem Hanım?
- Kesinlikle öyle! Erdek, artık dışarıdan gelen paraya talip olmalı. Çünkü, ilçemizi dışarıdan gelen para kalkındırır. Bunun başka yolu yok!
- Erdek turizmi, mutlaka Kapıdağ ile bütünleşmeli. Bunu herkes söylüyor ama atılan ciddi bir adım da yok. Oysa o Kapıdağ, dünyanın en zengin florasına, yani bitki örtüsüne sahip bir bölge ve her çeşit turizme elverişli.
- Çok haklısınız. Ancak, Türkiye’nin en kırmızı soğanının yetiştiği Kapıdağ, hâlâ bu ürününün tescil belgesini, patentini alamadı. Gerçek kırmızı soğan yetiştirmediği halde Polatlı’nın, Denizli’nin patenti var, gerçek kırmızı soğanın yetiştiği Kapıdağ’ın yok! Böyle iş olur mu? Geçtiğimiz yıllarda Ballıpınar, Çayağzı, İlhanlar,Turan ve Doğanlar köyleri, kırmızı soğan ile ilgili kooperatif kurmuşlar, ancak başarılı olamamışlar. Şimdi biz, bu 5 eski köy, şimdiki mahallenin muhtarlığının, bu konuda yeni bir kooperatif kurmaları için onları teşvik ediyoruz. Kapıdağ’daki bu eski köylerde, şu anda yılda 2500 ton kırmızı soğan yetiştiriliyor. Ancak bu yerlerin yıllık 10 bin ton kırmızı soğan yetiştirme kapasiteleri bulunuyor. Bu soğana, başta İngiltere olmak üzere ihracat kapısı da açık. Yani alıcısı hazır. Kooperatif kurulduktan sonra
depolama da gerçekleşecek ve soğanın uzun süre dayanması sağlanacak. Şunu da belirteyim ki, Sicilya’nın bir köyü dışında gerçek kırmızı soğan yalnızca Kapıdağ’da yetişiyor.
* Erdek zeytininden de söz edelim mi, sayın Sarı?
- Marmarabirlik’e bağlı 162 sayılı Erdek Zeytin Tarım Satış Kooperatifi’nin 5300 üreticisi, benim başkanlığımdaki Erdek Ticaret Odası’nın üyesi. Ancak, anlayamadığım işler var, orada. Koskoca kooperatif, yıllardır üreticiden zeytini, elle seçme yoluyla alıyor. Bu çağda, elle seçilerek zeytin alımı bana çok komik geliyor. Trilyonluk tesislere sahip Marmarabirlik, kooperatife bir kalibrasyon makinesi almaktan aciz mi? Her gün, kooperatife gelen 1 ton zeytinin elle seçilerek, büyüklük-küçüklüğüne göre ayrılması ne derece sağlıklı olabilir? Hatta kooperatif, merkez ile birlikte eskiden köy olan şimdiki mahalleler için de kalibrasyon makinesi almalı. Yani, bir makine Erdek ilçe merkezinde, biri de bu mahallelerde hizmet vermeli.
* Erdek Saraylar mermeri ne durumda?
- Tabii ki, bu mermerlerimizin kalitesi tartışılmaz. Ancak orada da, işlenmiş mermerde norm tutturma sorunu olduğunu biliyorum. Marmara ve Avşa mermerleri ile birlikte zeytincilikte de farklılıklar yaratmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
* Biraz da Erdek siyasetinden söz edelim, isterseniz? Çok katı ve acımasız bir siyaset var, değil mi?
- Çok mantıksız ve aptalca demek daha doğru bence. Yerel seçim olmuş, bitmiş. Artık Erdek için el ele vermek zamanı. Seçimi kaybedenler, nedense bunu yapmıyor ve “Ne yapıp edelim, seçilenleri çalıştırmayalım” hesabı içine giriyorlar. Böyle mantık olur mu? İnanın, Erdek iskelesi, Balıkesir Büyükşehir’e geçti diye zil takıp oynayanlar, kahve toplantıları düzenleyenler var, Erdek’te. Bunun adı siyaset değil, Erdek’e ihanettir. Seçimlere üç ay kalana dek Erdek’in çıkarları neyi gerektiriyorsa onun yanında olursun, daha sonra partisel veya kişisel kavganı yaparsın. Bu arada, Erdek Belediyesi’nin turistik yerler, lokantalar, eğlence mekanları yapmasını eleştirenler var. Bunlara katılmama olanak yok. Belediye, bunları yaptığı gibi oteller de kazandırmalı, ilçemize. Belki o zaman otelciler, kendilerine gelerek, yeni yatırımlar yaparlar, kendilerine çeki düzen verirler. Taş Restoran yapıldı da kötü mü oldu? Ancak eski yıllarda cazibe merkezi konumunda bulunan bu yer, geçtiğimiz yılarda ne yazık ki, politik hesaplara hizmet veren bir yere dönüştürüldü. Kısacası, belediye böyle mekanları Erdek’e kazandırarak, özendirici olmalıdır, bence. Tekrar turizme dönmemiz gerekirse Erdek’te turizmin gelişmesini, sektörün içinde yer alan herkesin içtenlikle istemesi ve bu konuda elinden gelen çabayı harcaması gerekir. Yoksa Ticaret Odası olarak bizim, belediyenin veya birkaç kurumun çabası yetmez. Artık herkes aklını başına toplamalı, yoksa deniz bitiyor!